Son yaşadığımız doğal afetler bize Güneş-Dünya arasındaki bağlantı ve Güneş aktivitelerinin Dünya üzerindeki etkileri hakkında daha derin düşünmemiz gerektiğini hatırlatır gibi bir mesajdı. Güneş aktivitelerinin maksimuma ulaşacağı bir sürece giriş yapmış bulunuyoruz. Büyük Uyanış 2012 kitabımda altını çizdiğim gibi, 2012 sürecinde yaşanacaklar her ne ise, Güneş’in bunda majör rol oynayacağını düşünüyorum. Mayalar ve Hopiler gibi daha eski kültürler, Güneş’teki değişimlerin her şeyi etkilediğinin farkındaydılar ve bu konuda dikkate değer bir kavrayış geliştirmişlerdi. Mayalar’ın 2012 kehaneti Güneş Lekeleri Döngüsü’yle ve Venüs Döngüsü’yle bağlantılı gözüküyor. 6 Haziran 2012’de Venüs’ün bu yüzyıldaki ikinci geçişini yaşayacağız. Bu tarih civarında Güneş aktivitelerinin de maksimumda olacağını biliyoruz. İçinde bulunduğumuz Güneş Döngüsü 24’ün, bir önceki Güneş döngüsünden (Güneş Döngüsü 23) %50 daha etkin olacağı tahmin edilen bu dönemin, Mayaların “Uzun Sayım” takviminin bitiş tarihi ile örtüşmesi hiç de tesadüf gözükmüyor. Bu döneme denk gelen gezegen döngüleri ve geometrik açıları, doğal afetlerin artacağı bir süreçte olduğumuzu gösteriyor. Bu konuda 2010-2015 yılları arasının en kritik süreç olduğunu kitaplarımda ve seminerlerimde belirttim. Gelişmeler de bu tahminlerimin doğruluğunu gösteriyor.
21 Aralık 2012 tarihinde Dünya’nın sona ereceğini düşünmüyorum. Etkin ve çok sayıda doğal afetler değişimin önemli bir parçası. Ama asıl değişim, bütün bunları değerlendirecek insan bilincinde olacak. Astroloji’de Güneş yaratıcılığın yanı sıra aydınlanmanın, bilinç ve irade gücünün, farkındalığın temsilcisidir. Güneş aktiviteleri aslında, insanlığın şu anda idrak edemediği üst boyutlara geçmesine yardım edebilecek yararlı ve yaratıcı şanslar sunabilecek enerji akımı oluşturur. Bu yüzden Güneş aktivitelerinin artacağı bu dönemi, bilinçte bir nevi kuantum sıçraması yaratacak bir fırsat, geçiş zamanı olarak da görmelidir.
Evet, oldukça zorlu zamanlardan geçmekteyiz. Evet, güneş aktivitelerinin de etkin olacağı beklenen bu zorlu süreçte büyük çaplı doğal felaketlerle, finansal depresyonlarla, siyasi çalkantılarla karşı karşıya kalabiliriz. Ama eğer insanoğlu bilincini doğru odaklar, gerçekte kim olduğunun ve yaşamını yönlendirme konusunda üzerine düşen sorumluluğun farkına varır, kendinde ve çevresinde gerekli düzeltmeleri yaparsa, gökyüzünde gezegenlerin sert açısal dizilimlerde bulunması neticesinde kriz yaratacak olaylar yaşanılması riski kaçınılmaz olmaktan çıkabilir. Eğer insanlar bir an önce yanlış yönde olduklarını fark eder ve daha iyi yönde değişim gösterirlerse, dünya da bunu takip edecektir. Belki de bu süreçte sorumluluğumuzun farkına varırsak, bilinçli bir şekilde bir şeyleri değiştirmeye çalışırsak, bu değişim dünyanın enerji matrisi üzerinde olumsuz etkileri azaltabilir, hatta olumlu etkiler yaratabiliriz. Modern astrolojide çok güzel bir betimleme vardır: “Karakterimiz kaderimizdir. Karakterimizi değiştirebilirsek, kaderimizi değiştirebiliriz.” Bilinçli düşüncelerimizle etrafımızdaki ve içimizdeki dünyayı etkileme gücümüzü arttırabilme kapasitesine sahibiz. Şunu unutmayalım: Biz değişmezsek, hiç birşey değişmeyecek!
Öner DÖŞER
15 Mart 2011